Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayımlanan 2024 Küresel Riskler Raporu, iş dünyasını tehdit eden en büyük risklerden biri olarak iklim krizine dikkat çekiyor. Raporda, artan çevresel tehlikelerin şirketlerin sürekliğini ve finansal sağlığını önemli ölçüde etkilediği vurgulanıyor.
İklim Gazetecisi-İklim Koçu ve Sürdürülebilir İletişim Uzmanı Yasemin Mıstıkoğlu, iklim krizinin artık iş dünyası için kaçınılmaz bir gerçek olduğunu belirtiyor. Mıstıkoğlu, "Sanayileşme ve üretim faaliyetleri, iklim değişikliğinin başlıca sebeplerindendir. Şirketlerin sera gazı emisyonları, enerji tüketimi ve doğal kaynak kullanımına yönelmesi, küresel ısınmayı hızlandıran başlıca unsurlar arasında yer alıyor. Bu durum, aşırı hava olayları, su kıtlığı ve biyoçeşitlilik kaybı gibi riskleri beraberinde getirerek işletmelerin faaliyetlerine olumsuz yansıyor," diyor.
Mıstıkoğlu, sürdürülebilirliğin yeni iş modellerinin temeli olması gerektiğini vurgularken, "İş dünyası, iklim krizine karşı dirençli hale gelmek için dönüşüm geçirmelidir. Şirketler, sürdürülebilirlik hedefleri belirleyerek, karbon ayak izlerini azaltmalı ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmelidir. Bu, hem çevresel etkileri azaltacak hem de rekabet gücünü artıracaktır," şeklinde ekliyor.
2024 yılında küresel ölçekte en büyük maddi kriz yaratma potansiyeli taşıyan beş risk şöyle:
%66 aşırı hava olayları
%53 yanlış bilgi ve dezenformasyon
%46 toplumsal ve/veya siyasi kutuplaşma
%42 hayat pahalılığı
%39 siber saldırılar
Raporda, en yüksek risk aşırı hava olayları olarak belirtilmiş ve bu, iklim krizinin doğrudan sonucudur. Türkiye'de en önemli gündem maddesi olan hayat pahalılığı ise %42 ile dördüncü sırada yer alıyor. Bu, iş dünyasının bu konunun farkında olduğunu gösteriyor ancak sokaktaki insanlar hala iklim krizinin yaratacağı yıkımdan habersiz. Bu sebeple bireylerin bu konuda bilinçlendirilmesi önemlidir ve iş dünyası kendi personelini eğiterek bu adımı başlatmalıdır.
İş dünyası liderlerinin, iklim değişikliğinin ciddiyetini çalışanlarına ve paydaşlarına aktarması gerektiğini söyleyen Yasemin Mıstıkoğlu, iklim krizinin sadece çevresel bir sorun olmadığını, aynı zamanda ekonomik ve sosyal bir kriz olduğunu belirtti. Bu nedenle, iş stratejilerinin merkezine alınması ve şirket kültürüne entegre edilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Mıstıkoğlu, birçok şirketin sürdürülebilirlik yolunda önemli adımlar attığını belirtti. "Enerji verimliliği projeleri, geri dönüşüm uygulamaları ve yeşil enerjiye geçiş gibi adımlar, iş dünyasının iklim dostu bir geleceğe doğru ilerlediğini gösteriyor," şeklinde konuştu.
Sonuç olarak, 2024 Küresel Riskler Raporu, iş dünyasına net bir mesaj veriyor: İklim krizi, artık görmezden gelinemeyecek bir gerçeklik. Şirketler, iklim değişikliğiyle mücadeleye aktif olarak katılarak hem gezegenimizi koruyacak hem de gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakacaklar.
İklim krizi, iş dünyasını çeşitli şekillerde etkiliyor. Aşırı hava olayları, şiddetli fırtınalar, kuraklıklar ve sel felaketleri, işletmelerin altyapısına ve malzeme tedarik zincirine ciddi zarar verebilir. Bu tür olaylar, üretim kesintilerine, lojistik aksamalara ve artan maliyetlere yol açabilir. Ayrıca, enerji tüketimi ve sera gazı emisyonları gibi nedenlerden dolayı işletmelerin çevresel sorumluluklarını ihmal etmeleri, hukuki ve mali cezalara maruz kalmalarına sebep olabilir. İş dünyası, iklim krizine duyarlı ve sürdürülebilir iş modellerine geçmek suretiyle bu etkileri minimize edebilir.
Şirketler, iklim kriziyle mücadelede çeşitli adımlar atabilir. İlk olarak, karbon ayak izini azaltmak için enerji verimliliği projeleri ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapabilirler. Ayrıca, geri dönüşüm programları, atık yönetimi ve çevre dostu üretim süreçleri teşvik edilmelidir. Şirketler, sürdürülebilir tedarik zincirleri oluşturmak ve çevresel etkilerini minimumda tutacak stratejiler geliştirmek suretiyle, iklim krizine karşı daha dirençli hale gelebilir. Eğitim ve farkındalık yaratan programlarla çalışanlarına ve paydaşlarına bu mücadelede destek sağlayabilirler.