
İSTANBUL (AA) - Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Burhan Özdemir, gelecek dönemde firmaların dijitalleşme altyapısına harcayabilecekleri düşük finansmanlı kredi imkanları sunmayı düşündüklerini belirtti.
Özdemir, İstanbul Finans Merkezi’nin katkılarıyla hazırlanan Anadolu Ajansı (AA) Finans Masası’nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunarak soruları yanıtladı.
Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi desteğinin 500 milyar liraya çıkarıldığının anımsatılması üzerine Özdemir, bu artışı önemli bulduklarını kaydetti.
Özdemir, şu değerlendirmelerde bulundu:
"500 milyar liraya gelmesi son derece anlamlı bir artış oldu. Ancak bu tutarın çok büyük firmalar arasında paylaşılıyor olması, KOBİ'lerin bundan düşük miktarda yararlanıyor olmasını istemiyoruz. Yani orada gerçekten seçici davranılmasını istiyoruz. Ülkemizde Sanayi Bakanlığının verilerine göre, 2000'li yıllarda verilen sabit yatırım ve istihdam teşviklerinin yüzde 49'u bölgesel, yüzde 36'sı genel, yüzde 6'ı proje bazlı, yüzde 5'i stratejik yatırımlar, yüzde 4'ü ise büyük ölçekli projelere gitmiş. Yani verilen teşviklerin yaklaşık yüzde 85'i daha genele yayılan teşvikler olmuş. Biz bu yatırım taahhütlü avans kredisi uygulamasının, aynı şekilde HİT uygulamasının da benzer şekilde, bu kez daha seçici, daha böyle çok sektörel ya da genel uygulamaya açık değil ama önü açık sektörlerde gerçekten katma değer üretebilir, ülke ihracatına, fayda maliyeti anlamında daha anlam ifade eden sektörlere yönelik seçici davranılarak uygulanması gerektiğini düşünüyoruz. MÜSİAD olarak da talebimiz bu. Sadece büyük ölçekli firmaların yararlandığı krediler olmamasını diliyoruz."
- "KOBİ'lerin Türkiye'de sadece yüzde 24'ü dijital altyapıya sahip"
KOBİ'lerin dijital dönüşüm sürecinde MÜSİAD'ın finansman, teknik etkinlik, nitelikli insan kaynağı konularındaki çalışmaları hakkında da bilgi veren Özdemir, KOBİ'lerin Türkiye'de sadece yüzde 24'ünün dijital altyapıya sahip olduğunu söyledi.
"MÜSİAD olarak, önümüzdeki dönem, firmaların dijitalleşme altyapısına harcayabilecekleri düşük finansmanlı kredi imkanları sunmayı düşünüyoruz" diyen Özdemir, halihazırda bu anlamda devam eden destek ve eğitim programlarının da olduğunu dile getirdi.
Özdemir, dijitalleşmenin son derece kritik bir alan olduğunu, e-ticaret sektöründe bundan 8-10 sene öncesindeki verilerle bugünkü verilerin arasında dağlar kadar fark bulunduğunu anlattı.
E-ticaret noktasında Türkiye'nin de şirketlerin de önemli mesafe kat ettiğine dikkati çeken Özdemir, "Dijitalleşme tek başına e-ticaret değil ama en önemli parçalarından bir tanesi diye düşünüyorum. Ama halen almamız gereken yol var. KOBİ'ler özelinde, her dört şirketten bir tanesinin tam anlamıyla dışa dönük dijital alt yapıya sahip olduğunu düşünürsek, bu oldukça düşük bir veri. Bunu artıracak olursak eğer bambaşka yerlere geliriz diye umut ediyoruz." ifadelerini kullandı.
- "Son 5 yılda yaklaşık 3 binin üzerinde dünya genelinde ticarette korumacılık kanunları çıkartıldı"
Özdemir, tüm dünyada artan korumacılık eğilimleri hakkında da değerlendirmelerde bulundu.
Son 5 yılda yaklaşık 3 binin üzerinde dünya genelinde ticarette korumacılık kanunları çıkartıldığını dile getiren Özdemir, "Bu özellikle daralan piyasalarda artık ülkelerin kendi sanayilerini, kendi ticaretlerini korumak, yaptıkları ticareti o eksende garanti altına almak için ortaya koydukları bir çaba. En belirgin örneği ABD'nin uygulamış olduğu gümrük vergileri." dedi.
Özdemir, bu durumun ABD tarafının işine yarasa da bu kadar korumacılığın küresel olarak bambaşka riskleri de beraberinde getirdiğine işaret etti.
Konuyu Türkiye açısından değerlendiren Özdemir, şöyle devam etti:
"Türkiye açısından özellikle Amerika Birleşik Devletleri'ndeki gümrük vergileri ekseninde değerlendirildiğinde bunun ülkemiz açısından bir artı olduğu çoğu kez dile getirildi diye biliyorum. Ama bu yeni durumun Avrupa Birliği üzerindeki olumsuz etkileri, Türkiye'nin ihracat noktasındaki en önemli paydaşının Avrupa olduğu ve sonuç itibarıyla Amerika'ya çok rahat ürün sokamayacak ya da eskisi kadar fazla ürün sokamayacak olan Çin'in alternatif pazarlar arayacağı... Bırakın Avrupa'yı her şeyden önce biraz önce bahsettiğim İthalat Miktar Endeksi ciddi şekilde artış gösteriyor ki bunda en önemli girdi tarafı yine Çin. Dolayısıyla Amerika'nın kapıyı kapatmış olması demek bizim oraya daha rahat girebilmemiz anlamını taşımıyor. (Çin) Bizim alternatif pazarlarda, bizim sanayicimizin ürün sattığı, ihraç ürün gönderdiği ülkeler de aslında belki bugüne kadar çok fazla odaklanmadığı bölgeler için daha fazla istila etme yoluna gidecek. 53 ülkeyle de ithalat vergisini sıfıra indirdiği bir anlaşma imzaladı geçtiğimiz dönemde. Dolayısıyla bunun beraberine getirdiği negatif etkiler bizim açımızdan daha fazla olacak diye düşünüyorum ben. Yani bu ticaret savaşları ve bu korumacılığın özellikle Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ticaret savaşları ekseninde söylüyorum, bizim sanayicimizin alternatif piyasalarının önünü kesecek endişesi açıkçası yaşıyorum."
Özdemir, bu sebeplerden dolayı Türkiye'nin Afrika ve Asya'ya yönelmesi gerektiğinin altını çizdi.
(Sürecek)